22 Ara 2013

3 yaş Borası

 Uzun zamandır 3 yaş hakkında yatıcam ama ne yazacağımı bilemedim. çocuk evrim geçirdi diyorum ertesi gün bakıyorum aynı bora. Değişken bir dönem ne çocuk ne bebek garip bişey.

*Artık 3 gün iyi 5 gün hasta. kreşin en olumsuz yanı bu olsa gerek. sürekli öksürük nezle grip. ve sonunda da bademcik iltihabı. yok öyle zırt bırt doktor kapılarına koşmuyoruz. doğal yöntemleri deniyoruz önce. öksürük için mesela ;
 
     -ıhlamur içine ayva yaprağı ve elma kabuğu ekliyorum. ancaaaak ıhlamur öyle saatlerce kaynamıyacak. sıcak suya çay demler gibi demlenecek.

     -bir kavanoza yarım kuru soğan, yarım limon ve bir tatlı kaşığı bal ile karışım hazırlayıp özellikle akşamları yatarken bir tatlı kaşığı şurup gibi içiriyorum.

    -en kolayı ise pekmez.özellikler balgamlı öksürüklerde işe yarıyor. çok öksürtüyor çünkü balgam söktürücü etkisi var. sabah akşam bir tatlı kaşığı yine şurup gibi.

    -veee yatarken göğsüne ve sırtına viks sürüp sıcak bir bezle koruyorum. sabaha kadar yatıyor öyle.

   bademcik iltihabı oluştuğunda ve ateşin üç gün düşmediğinin evvelinde mecbur doktor yolundaydık. mecbur antibiyotiğe başladık. ancak bizim oğlan şuruplara karşı direnişe geçti. içmiyor, kusuyor , yalvartıyor adeta...

  *gittiğimiz doktor kontrolünde anlıyoruzki iki kulağındaki tüp de duruyor. biri düşmüş demişti Alev hanım. yok valla ikiside öyle uca sarkmış ki artık ben bile görebiliyorum :)

 *Temizlikten, banyodan (özellikle saçını yıkatmaktan), el yüz yıkamaktan nefret eder oldu. öyle severdiki banyoyu çıkaramazdık. şimdi saçımı yıkamaaa , saçımı yıkamaaa diye bağrıp duruyor. Allahtan bir mikrop korkusu varda öyle gaza getiriyoruz. bak vücudundaki mikroplar böyle yok olur falan filan diye yola getiriyoruz. hala dişleri macunsuz fırçalıyor. saf tükürmeyi beceremediğinden yutuyor , sevmiyor.

 *yemek seçmeyen herşeyi ayıla bayıla yiyen hatta acıkınca gergin olan çocuk gitti yerine yemeyen içmeyen bi velet geldi. bayıldığı balı , brokoliyi, ıspanağı ,meyveyi zar zor yiyor. yerken nazlanıyor , ağzı süzgeç gibi sezdiğinde bulup ağzından çıkarıyor. bende üzülüyorum valla. hasta olmasa sorun etmem belki ama hasta zaten direnci yok birde beslenemiyor üstüne. kaldırıyorum masadan ağzından çıkardıkları için. ağlayıp sızlayıp geri geliyor , zoraki yiyor. üzülüyorum bu seferde :(

  *acaip korkuları var , büyüdükçe öğrendiği.karanlıktan , otobüse binmekten , değişik seslerden.........
heryere girip çıkıyoruz kendini aşsın diye ama , zaman lazım sanırım.

  *gece uykularım yine bölük pörçük. kabus görüyor , sayıklıyor bağırıp çağırıyor. yatağa oturup anneee nerdesinnn? diye ağlamaklı bi sesle beni çağrıyor. yanına yatıp sakinleştirip uyutup yerime geçiyorum 10 dk sonra bir daha. ama bi komik sayıklıyoki :)

  *oyun oyuncak araba , lego . diğerleri arada çerez . legodan çok güzel şeyler yapıyor ama. üstelik legoları 5 yaş ! yaaaa



  *kreşte epey sosyalleşmiş. en iyi arkadaşı Emir . onunla yatıp onunla kalkıyor . arabalarını bir onunla paylaşıyor düşünün yani . geçen bi anlatıyor :
    - anne bugün Emir üzgündü bende üzgündüm ,
    -sen neden üzgündün oğlum?
    -Emir üzgün olduğu için!
  bunun anlamı çok büyük benim için.sıpam büyümüşte arkadaşıyla duygularını paylaşır olmuş.çok duygulandım gerçekten.

 *öyle canlı başlı bıcır bıcır yerinde duramayan bir çocuk değil bora. hep diyorum ya garantici. on düşünür bir adım atar o cinsten. mesela bir yere gidince çocuğu parka bırakıp siz yemek yersiniz. ı ıhh Bora bizle oturur oynayacaksada yanında birimizi (ki o ben oluyorum ) götürür. bu aralar gelişme var baya. tabi verdiğim bin gazla. zamanla herşey amannn ben her şeyine üzülüp duruyorum çöktüm valla. büyüdüğünü kabul etmek gerek , zaman vermek gerek , sabırlı olmak gerek....

 *iyice anacı oldu çıktı. hep okulda özlüyor ondandır diyordum ama yok annem yok. bu anne manyağı. bunalıyorum bazen , bazende hoşuma gidiyor.

 *artık ayakkabılarını , montunu ve çorabını çıkarabiliyor. alt kıyafetlerini de yardımla bazen. tembel napıyım heves olacak insanda heves.

  *burunla oynama mevzu tam gaz devam. yaklaşık 6 aydır aradığını hala bulamayan yavrum hala devam ediyor çalışmalara.

  *bir diğer mevzumuzda kaka tabiki. okulda yapmıyor sıoa , utanıyor. sanki büyük adammış gibi ayıp görüyor. tuttuğu zamanda zor yapıyor ve canı yanıyor. tembihliyorum tamam okulda yapıcam diyor yine aynı yine aynı .

  *hastalığın da etkisiyle herşeye ağlayıveriyor. iyice nazlandı. sanki büyüdükçe mutluluğu azalıyor da ciddileşiyor. çözüm yolları üretiyoruz zamanla gelişecek inşallah.

  *kitaplara ilgisi devam ediyor. severek dinliyor hepsini.

  *tv ye ilgisi hala pek yok. ama ıpadten legolu çizgi film izliyor tabi :)

  *uzay -gezegen ve dünya merakı çok fazla. hergün güneş batınca venüse bakıyoruz parlıyormu diye. bi kardeşimiz olacak ama legodan bebek , adınıda venüs koyacağız :)

  *meyve yemiyor diye meyve suyu yapıyorum . o da kafayı takıyor tabi şu suyu yap bu suyu yap diye . pişmanım böyle alıştırdığım için . hem meyve yemenin daha faydalı olduğundan , hem de katı meyve sıkacağını yıkamanın zorluğundan.

  *kedilere bayılıyor. seviyor , kovalıyor , konuşuyor. alsak eve nasıl mutlu olur . ammaa nasıl alsak ?

  *hiç birşeyi unutmuyor kerata . verilen sözü , olan olayı , gördüğü herhangi birşeyi. hiç bana çekmemiş :)

  *ilk şiirini ezberledi. yerli malı haftası için okulda öğretmeni rica etti , bir kaç kere söyledim , hemen ezberledi.
 
     neden param avuç avuç
     yabancıya gitsin bütün
     o paralar diken olur
     canımızı yakar bigün .

  *yatarken de dua ediyor ayrıca.çok datlu ya ;

    yattım sağıma
    döndüm soluma
    melekler şahit olsun
    dinime imanıma.

  *sorular hiç ama hiç bitmiyor.neden nasıl niçin ne zaman kimm.....hiç bitmiyor hiç.

  *müziğe ve dansa karşı mesafeli bu aralar. sadece klasik müzik dinliyor. dansıda ne kendi yapıyor , nede bize yaptırıyor. umarım değişir.

  *bu doğum gününde ankarada ailelerimizle kutladık. orduda yaptığımız hazırlıkların hiçbiri yoktu. nedenini bilmiyorum. ilkti güzeldi ama alışkanlıklar işte.

  *kefir alıyorduk meyveli olanı içiyordu. meğer meyveli kefir pek etkili değilmiş. mayasını da bulamadık burda. şimdiki hedefimiz sade kefire alıştırmak.

  *bu arada artık keçi sütü alıyoruz. hep inek sütü alır yoğurduda evde yapardım. artık içmeye keçi sütü almaya başladık. içiyor şükür.

  *konak devam ediyor hala. azaldı evet ama yine var işte.

  *önemsemediğimden sona kalmış. kuş 14.5 kg ve tam 96 cm. boyu kısa dedi doktor. bende tamam tamam dedim.

  dedim ya değişik bir ay bu ay , bu yaş.biz ayak uydurmakta zorlanıyoruz. hergün her an bir telaş. sürekli bir planlama bir öne geçme çabası. sırf doğru olsun amacına ulaşsın diye. önce sağlık , sonra huzurla.


üst üste gelmece

  Derler ya gelince üst üste gelir diye, gerçekten öyle oldu. ateşler içinde faranjite yakalanan ben , bademcik iltihabıyla ateşlenen bora. Allah'tan annem yanımızda. bir haftayı evde ateşler içinde , yatarak geçirdik ana oğul. hiç böyle hasta olduğumu bilmem. birde boranın iyice üzerime düşmesi iyice yordu beni. ama ne biliyorum sağlık gibisi yok. herşeyin başı sağlık  Allah dermansız dertler vermesin.

Aşk üzerine

-anne o kız neden ağlamış?
-aşık olmuş onun için.
-aşk ne demek anne?
-birini yada bişeyi çok sevmek gibi.
-ben aşık olmucam.
- neden?
-olcam olcam,okulda Elif tanem var,biz onunla masanın altından bakıp gülüşüyoruz :). :)

12 Ara 2013

Bruder

  Zamanında Ordu'dayken bir oyuncakçı vardı. koymuş adamcağız tırları , çöp kamyonlarını vs dışarı gelen giden çocuk oynuyordu. borakuş öyle sahiplenmiştiki orayı hafta sonları 2 saat yol gidip oyuncakçının önünde saatlerce vakit geçiriyorduk. beyimiz durup durup Ordu'yu dillendiriyordu geldiğimizden beri...


 
   Sonra bir tekerleği olmayan kepçe arzusu başladı. bunun için kumbaralarda para biriktirdi , hayaller kurdu durdu. veeee Özlem teyzesi dayanamayıp aldı.


 
  Doğum gününde dedeleri tır hediye ettiler sonra.Bizim oğlan durmadı kutunun üzünden çeşit beğenip sipariş vermelere başladı.Efendim kepçe tağıyan tırmış. ne hayallaer kurdu neler. Ananesi soruyo mutlumusun diye , yok efendim tırı gelince mutlu olacakmış. Bu sabah uyanmış anne tırım bugün gelirmiymiş. insan dayanamıyor valla. yine seneryoda Özlem teyzemiz var. dayanamadı aldı zavalım.


 
  Yeni koleksiyonumuz Bruder makineleri ve legolar. Her defasında bu son oyuncak diyorum. yine istiyor ve kısmetine birileride alıyor işte. ama artık eve sığmıyoruz. bir o kadarda kaldırdım ama neredeyse bir kreşe yetecek oyuncak var. And içerim bir daha oyuncak almamaya.




Taze Kitaplar VaRR

















                                         Mavi Bulut, Kendim Yapabilirim serisinden.....


                                                               *****************

                                                             


Kidz'ten Kalebozan Karlo 

*************





Yky 'den Piraye'nin Bir Günü ; Yeni Komşumuz Komo veee Mantovanın Cüceleri


****************


























                                                   İş Kültür Dünyayı Öğreniyorum serisinden
                 









üşen-geç

  başlıktaki kişi benim. mailler geliyor bloğu ihmal ettiğime dair. şehir hayatı pek yorucu arkadaş, değil blog yazmak bir satır bişey okuduğum yok. zaman bulamamakta değil tam anlamıyla dedim ya üşengeçim bu aralar.
  yine anladımki sorunlar mekanlarda sınırlı değil. oranın suyu yoluysa buranın başka bişeyi. alışkanlıkları değiştirmek zorlaşıyor artık. bunun için yeni kararlar aldım kendime. Yok pazartesi rejimleri gibi değil , ciddi ciddi....
  yeniden merhaba , merhaba yeni hayat , merhaba borakusu :)

1 Ara 2013

Hata

  Eline almış legoyu tüküre tüküre güya silah sesi çıkarıyor. Hayretle o ne annecim diye soruyorum. Adını bilmiyor tabi o anda *hata * diye uyduruyor. Hata ne işe yayar peki diyorum. Insanların evini yıkar diyor. aaa yazık değilmi insanlar üzülür diyorum. İnşaatçılar gelir yeni ev yaparlar , ama para kazanırlarsa diyor! O andan beridir düşünüyorum işte. Silahı hiç görmeyen TV'de bile bilmeyen çocuk öğreniyor önüne geçemeden. *Hata* olduğunu bile bile legodan silah yapıyor ,sesini bile biliyor. Üstelik kreşte arkadaşıyla askercilik oynuyor. 3 yaşındaki çocuk = askercilik!
  Yadırgasamda ilk başta öyle alıştığımız her teneffüste bütün çocukların saklanıpta birbirlerini vurmaya çalıştıkları geliyor aklıma. Ağızlarda sesi ellerde bir silah hareketi vur - kaç , öl - öldür. Ne kadarı normal ne kadarı sıradan ?  Denetimli ve sıradan aile muhabbetiyle karşılaştırma yapmayacağım. Zaman günde yalnızca 4 saat görebildiğim oğlumun herşeyinden haberdar olmaya çalışıp önlem alma zamanı. Asıl şimdi başlıyor. #direnakranöğrenmesi